Reconquista'nın hemen sonucu kalan tüm Müslüman siyasal politikaların ve bunlara bağlı bölgelerin İspanyol Roma Katolik hükümdarları, Aragonlu Ferdinand ve Castile Isabella'nın fethi oldu. Daha sonra İspanya, hâkim dünya askeri, deniz ve sömürge gücü olarak baskın bir güç kazandı.
711’den beri İber Yarımadası’ndaki Müslümanlar yaşıyordu ve zaman zaman şiddet içeren ve hoşgörüsüz olan Hristiyanlığın, Yahudiliğin ve İslam’ın başlıca dinleri arasındaki etkileşimler hem kültürel hem de entelektüel olarak üretkendi. Fakat 15. yüzyılda, yarımadanın çoğu Katolik güçler tarafından fethedilmiş ve nispeten zayıf ve sık sık kırılan Nasrid eyaletini Grenada'yı geride bırakan tek Müslüman yönetim olarak bırakmıştı. 1492'ye gelindiğinde bu da ortadan kaybolmuştu, Isabella ve Ferdinand'ı neredeyse tartışmasız hâkimiyetle bıraktı.
1492 olayları nihayetinde İspanya'yı tek bir etno-din kimliği altında birleştirmeye yardım ederken, aynı zamanda daha önce Müslüman egemenliği altında korunan azınlık dinlerinin üyeleri ve sonra da Hristiyan yönetimi altında değişen derecelerde felaket anlamına geliyordu. En önemlisi, 1492, geri kalan tüm İspanyol Yahudilerinin, mülklerinin çoğundan soyulmuş ve ayrılma ya da ölme seçimi verilen Sephardim'in dramatik olarak ihraç edilmesine dikkat çekti.
Reconquista tarafından teşvik edilen dini coşkuyla, İspanya’nın monarşisi, 1492’de finanse edilen Columbus keşif gezisiyle başlayan keşif ve sömürgecilik projelerine şiddetle başladı. ve değerli metaller. Sonuncusu, özellikle de, sonuçta erken İspanya'nın zengin olmasını sağladı.