Hacılar Orta Çağ'da önemliydi, çünkü Hıristiyanlar fiziksel bir yere doğru seyahat ederek kendilerini Tanrı'ya mümkün olduğunca yaklaştırmanın nihai manevi eylem olduğuna inanıyorlardı ve bunu yapmak için yemin ettiler. Bir mucize tedavi, kendi inançlarını derinleştirmek ya da işlenen bir suçu sona erdirmek. Hristiyan hacları en sık Ortaçağ'da meydana geldi; ancak, Müslümanlar da dahil olmak üzere, hacca gitmeye devam eden birçok dini grup daha var.
Orta Çağ boyunca, Hıristiyan hac, bir kişinin dindarlığının tanınmış bir ifadesiydi. Kişinin ekonomik geçmişi veya sosyal durumu önemli değildi, çünkü tüm inanç insanları bu hacları yaptı.
Haclar, İsa'ya yakın hissetmek isteyen Hıristiyanlar için çok önemliydi. İncil’in Kral James Versiyonu Matta 18: 20’de, İsa’nın “İsmimde iki ya da üçün bir araya toplandığı yerde, ben ortasındaki ben varım” demiştir, insanlar nerede yaşadığını ve yetişkin. Haclar onları Kutsal Topraklara götürdü. Orta Çağların gerçekleştiği dördüncü yüzyılda, Roma İmparatorluğu bütün Akdeniz dünyasını birleştirdi, böylece hacılar seyahat eden pek çok sorunla karşı karşıya kalmayacaktı. Bu insanlar yolculukta manastır hayatları yaşadılar, ancak daha sonra normal yaşam biçimlerine döndüler.