Sürdürülebilir kalkınma iki ana kavramdan oluşur: dünyadaki insan nüfusunun ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları karşılamadaki sınırlamalar. Sınırlamalar, dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamayı zorlaştıran faktörleri içerebilir. . Örneğin, yetersiz teknoloji, aşırı hükümet düzenlemesi ve doğal kaynakların azlığı, küresel nüfusun ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini sınırlamaktadır.
Sürdürülebilir kalkınma, insanlığın ilerlemesini ve ilerlemesini sürdürmeyi amaçlayan, aynı zamanda gelecek nesillerin onları destekleyebilecek bir gezegeni miras almasını sağlayan bir dizi düşünce ve yöntemdir. Bu nedenle, sürdürülebilir kalkınmanın savunucuları, küresel kalkınmanın, yalnızca kendi gelişimlerinden sorumlu olan birçok farklı ulusun bir yama çalışmasından ziyade, birbirine bağlı bir sistem olarak görmelerini önerir.
Gelişimin bu sistematik görüşü, bir ulusun eylemlerinin daha iyi veya daha kötüsü için yalnızca o millette değil, tüm dünyada da yankıları olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, Brezilya'daki yeniden ağaçlandırma tüm gezegen için hava kalitesini artırıyor, çünkü hava akımları sonunda dünyayı dolaşıyor. Aynı nedenden ötürü, Amerika Birleşik Devletleri veya Çin'de üretilen kirliliğin küresel hava kalitesi üzerinde ters etkisi olabilir.
Bireyselci görüşe sahip uluslar ve kuruluşlar tarafından birçok küresel sorun yaratılmış olsa da, sosyal gelişimin savunucuları aynı bakış açısının bu sorunları çözemediğini iddia ediyorlar. Modern küresel meseleler sistematik olduğu için, onları çözmek sistematik düşünme ve eylem gerektirir.