Yemek yerken burnunu tutmak, yiyecekleri daha az lezzetli yapar. Çikolatanın acı veya tatlı olup olmadığını ayırt etmek mümkün olsa da, şekerleme, bilinen çikolata tadına sahip değildir. Benzer şekilde, kahve tadı büyük oranda kokuya bağlıdır.
Hem koku hem de tat, insan kimyasal algılama sisteminin bir parçasıdır. Yiyecekler ağızda, boğazda ve burunda bulunan sinir hücrelerini uyaran molekülleri serbest bırakır. Burnu tutmak, içindeki sinir hücrelerinin bu kokuları algılamasını önler.
Dilin tatlı, ekşi, acı ve tuzlu lezzetleri vardır. Bununla birlikte, beyin yiyeceklerin tadını hissetmek için tat alma kokularından, kokulardan, dokulardan ve sıcaklıktan gelen sinyalleri birleştirir.
Bazı insanlar kötü koku duyusu ile doğar, bazıları ise hastalık veya diş problemleri nedeniyle kokuları algılayamaz. Belirli kimyasallara uzun süre maruz kalmak ayrıca koku alma duyusunu ve nihayetinde yemeğin tadını da etkiler.
Koku alma duyusunun kaybı, birçok yaşlı insanın yemek yeme isteğini azaltır. Koku hissi, insanları yangın, şımarık yiyecek ve zehirli dumanlar gibi tehlikelere karşı uyarır. Koku duyusunu kaybetmek, yemek yerken burnunu tutmak gibi bir şeydir, ancak çok daha uzun sürer. Bir yetişkinin koku alma duyusu 60 yaşından sonra düşmeye başlar ve erkekler kadınlardan daha az doğru bir koku alma eğilimindedir.