Yunuslar, National Geographic’e göre, ciyaklayarak, ıslık çalarak, tıklayıp gıcırdayarak doğuştan iletişim kurmaya başlarlar.
Yunuslar, görevlerini yerine getirmek için bakla denilen gruplarda toplanan akıllı memelilerdir. Sözlü iletişimin yanı sıra, yunuslar sözel olmayan şekilde çene klapeleri, balon şişirme, yüzgeç okşamaları ve diğer vücut hareketleri aracılığıyla da iletişim kurarlar. Bilim adamları, yunusların yaşları ve duygusal durumları gibi birçok şeyden bahsettiğine inanıyorlar. Ayrıca zor durumlarda desteğe ihtiyaç duyduklarında yardım çağırırlar. Örneğin, önceki gün iki şişe burunlu yunus tarafından şişirilmiş benekli bir yunus, ertesi gün birkaç şişe arkadaşıyla birlikte, şişe burunlu yunusları kovalamak için geri döndü.
PawNation'a göre, yunuslar ses tellerine sahip olmasalar da, açıkça konuşuyorlar. Ses üretmek için burun pasajlarında özel "dudaklar" kullanırlar. Bu dudakların içinden havayı itmek dokuların titremesine ve farklı frekanslarda sesler oluşmasına neden olur. Bilim adamları henüz dillerini tam olarak çözememiş olsalar da, yunuslar insan dilindeki kelimelere benzer şekillerde farklı sesler çıkarmaktadır. Her yunusun onu diğer yunuslardan eşsiz kılan bir "imza düdüğü" vardır. Bu özel seslendirme, yunusların diğer yunusları görüş olmadan tanımlamalarını sağlar.