Yenilenemeyen Kaynakların Tükenmesinin Yaygın Bir Sonucu Nedir?

Yenilenemeyen kaynakların tükenmesinin genel sonuçları daha fazla açlık, daha yüksek gıda fiyatları ve gecekonduların genişlemesini içerir. Bu sorunların en büyük nedeni, şirketlerin gelişmemiş ülkelerde bu yenilenemez kaynaklara ihtiyaç duymaları ve arazi madenciliği kaynakları veya kereste elde etmek için kapmak. Bu arazi kapmak, popülasyonları yerinden eder, kirliliğe neden olur ve Monthly Review'a göre tehlikeli koşullar yaratır.

Yenilenemeyen kaynakların tükenmesinin en büyük sebeplerinden biri nüfus artışıdır. Dünyada daha fazla insanın yaşadığı gibi, hızla yükselen bir nüfusu sürdürmek için daha fazla kaynağa ihtiyaç var. Tatlı su gibi kaynaklar bile kıtlaşıyor çünkü büyük bir kısmı büyük tarımsal ve endüstriyel süreçlerde kullanılıyor.

Yenilenemeyen kaynakların tükenmesinin bir başka sonucu da, teknolojinin çıkarma işlemlerini çevresel zararlara daha duyarlı olan alanlara kaydırmasıdır. Bir Kanadalı şirketin Papua Yeni Gine hükümeti ile o ülkenin kıyısından 25 mil uzakta bulunan bakır ve altın madeni için 20 yıllık bir anlaşması var. Dirilişine göre, 'fracking' ile elde edilen kaynaklara ulaşmak zor olsa da, hidrolik kırılma ABD gibi yerler için norm haline geldi.

Küresel ekonomik daralma, yenilenemeyen kaynaklar yetersiz olduğunda ortaya çıkar. Yenilenemeyen 23 kaynağın 2030 yılına kadar kıtlık ve nüfus artışı nedeniyle kalıcı bir eksiklikte olması muhtemeldir. Bu eksikliklerin küresel sanayi ekonomisi üzerinde yıkıcı etkileri olabilir. Altın, alüminyum, bakır, çimento, nikel, doğal gaz ve petrol gibi bazı kaynaklar, 2008 yılında Chris Clugston'un Resilience.org'da gösterdiği gibi ya "çok az" ya da "çok az" idi.