Bir uydunun yörüngede kalma yeteneği hızına ve uydunun yörüngede olduğu gezegenden yerçekimsel çekimine bağlıdır. yörüngesini korumak için seyahat etmek.
Johann Kepler'in yörünge prensipleri, uydu yörüngesini anlamak için temel oluşturur. Kepler, gezegenlerin yörünge şeklini matematiksel olarak tanımlayan ilk kişiydi. Tüm gezegenlerin mükemmel bir çember içinde yöründiğini belirten bir önceki teoriden çok, Dünya'nın Güneş etrafında eliptik bir yörüngesine sahip olduğunu belirledi. Kepler, bir nesnenin Dünyayı yörüngeye çevirmesi için gezegenin etrafındaki yolunu korumak için yeterli hıza sahip olması gerektiği teorisini verdi. Kepler'in çalışması, bilim adamlarının bir nesnenin Dünya'ya ne kadar yaklaştığını, nesneye yerçekimi kuvvetinin ne kadar güçlü olduğunu tespit etmelerine yardımcı oldu. Hızın arttırılması gerekir, aksi takdirde nesne çekim gücünün ağırlığı altında Dünya'ya çarpar.
Yapay uydular farklı yörünge seviyelerine çıkarılır. En yaygın uydu yörüngesine jeosenkron yörünge denir. Geosynchronous yörünge, Dünya'nın yörüngesinde 24 saat uydunun alındığı anlamına gelir. Bu tür yörünge iletişim ve televizyon uyduları için kullanılır, çünkü uydu Dünya üzerinde aynı yerde kalır.
Yörüngeli uydular doğal veya insan yapımı olabilir. Ay, dünyanın doğal bir uydusu. Buna karşılık, dünya güneşi yörüngeye çevirir ve bu nedenle güneşin uydusu olarak da kabul edilir.
Tüm yörüngeler eliptiktir, yollarındaki farklı noktalarda yörüngeye ne kadar yaklaşırlar. Bazıları dairesel, bazıları ise ovaldir. Bir uydu güneşe en yakın olduğunda, buna perihelion denir. Afelion güneş etrafındaki yörüngenin en uzak noktasıdır.
İnsan yapımı uydular, amaçlarına bağlı olarak dünyayı farklı yüksekliklerde yörüngeye çevirirler. Uluslararası Uzay İstasyonu, ilk 100 ila 200 mil alanda yer almaktadır. Diğer uydular, ekvatorun yaklaşık 23.000 mil yukarısında bir jeosenkron yörünge adı verilen bir yolda yörüngede. Bazı yörünge yolları kutupların üzerinden veya yanından geçerek kutup yörüngeleri olarak adlandırılır.