"Toplumsal uyum", bir topluluktaki veya toplumdaki farklı insanların barış içinde ve ortak hedefler peşinde birarada yaşaması gerektiği ilkesini ifade eder. Dolayısıyla uyumsuzluk, grupların birbirinden farklılıklara dayanarak yabancılaşmasının ürünüdür. Bu genel tanımlamaya ek olarak, “toplumsal uyum” terimi, toplumda dine ve kastlara dayanan geleneksel ayrımların üstesinden gelmeyi temsil ettiği Hindistan ülkesinde özel anlam kazanmıştır.
Hindistan, modern dünyadaki en derin bölünmüş toplumlardan biridir. Binlerce yıldır, Hint kültürü büyük ölçüde profesyonel ve sosyal davranışları yöneten katı bir kast sistemini benimsemiştir. Başlangıçta Hindu yazılarına dayanan ve öncelikle meslek, ahlak ve etik ile ilgili olan sistem, din, zenginlik, prestij, eğitim ve hayatın diğer tüm yönlerini kapsayacak şekilde büyüdü. Tarihsel olarak, sistem belirli kaleler arasında anlamlı bir etkileşim veya yukarı doğru hareketlilik şansı vermedi. Sosyal durum, geleneksel Hindu ve Budist ülkedeki Müslüman, Hıristiyan ve Sih inancının yaygınlığının artmasıyla daha da karmaşıklaşıyor. "Toplumsal uyum" terimi ve bunun arkasındaki ilkeler, gelenekçilerden gelen güçlü muhalefete rağmen, Hint toplumunda yaygınlaştı. Hindistan aşırı bir durum olsa da, tüm dünyada benzer durumlar görülebilir.