Batı Avrupa’da post-klasik dönem, Roma İmparatorluğu’nun bitiminden hemen sonra başlayan (klasik dönem) ve genellikle Orta Çağ veya Ortaçağ Ortaçağ yerine Orta Çağ'ı kullanmak, çünkü bunun klasik ve Rönesans dönemleriyle karşılaştırıldığında zamanın önemsiz ve önemsiz hale geldiğine inanıyorlar.
Ortaçağ, batı Rönesansının başladığı zaman sona erdi. Ortaçağ'da Katolik Kilisesi, Avrupa'nın en güçlü birleştirici gücü olmuştur. Roma düştüğünde, kıtayı birleştirmek için yeterli güce sahip bir hükümet ya da ülke yoktu.
Kilise tam da bunu başarmayı başardı ve kraliyet krallarına, kraliçelerine ve devlet liderlerine güçlerinin çoğunu Kilise'den stratejik bağlılıklar yoluyla verdiler. Bu aynı zamanda Haçlı Seferlerinin Papa'nın Kenti altında başladığı dönemdi.
Bu dönemde sanat ve mimarlık da benzersizdi ve gotik olarak adlandırılan bir tarzda ortaya çıktı. İngiliz Canterbury Katedrali ve Fransız Saint-Denis Manastırı Kilisesi bu gotik tarzda inşa edildi.
Postklasik terim, klasik dönemden sonraki süreyi, diller ve edebiyat gibi konularda "modern" dönemin hemen öncesine kadar göstermek için de kullanılır. Terim bu alanlarda kullanıldığında, Batı Avrupa'da özellikle post-klasik tarihsel dönemden bahsettiğinden çok daha büyük bir zaman dönemi içerme eğilimindedir.