Modernizm, insan düşüncelerinin ve insan üretiminin geleneksel gerçekçilikten uzak ve çeşitli psikolojik gerçekçilik biçimlerine doğru temsil edilmesinde önemli bir değişim ile karakterize edilir.
Modernizm, edebiyat, müzik, görsel sanatlar, dans ve drama da dahil olmak üzere çeşitli sanat formlarını taşıyan tarihsel bir harekettir. Modernizmin yüksekliği 40 yıldan az sürse de, bu hareket medyadaki sanat ve sanatçıları derinden etkiledi. Modernizmin merkezinde, insan yaşamının önceki temsillerinin sorgulanmasıdır. Mesela, resimde, modernizmden önce ideal gerçekçilikti çünkü resim, sevdiklerinize veya dramatik manzaralara bakılmaksızın görüntüleri korumanın tek yoluydu. Fotoğrafçılığın icadı, resimlerin artık temelde bu büyük harekete sahip olmadığı anlamına geliyordu. Picasso, insanları ve nesneleri eşzamanlı olarak çok boyutlu bir şekilde görme çabası içinde kübizmi icat etti, insanların gördükleri yerine, düşünme eğilimi. Yüzyıllar boyunca müzik, müzik parçalarının uyumsuzluk anlarına sahip olabileceği, ancak uyum içinde biteceği bir ton sistemine dayanıyordu. Stravinksy gibi modernist besteciler ünsüzlüğe duyulan ihtiyacı sorguladılar; İlkbahar Ayini, ilkbaharın gelişini kutlayan adsız bir ilkel kültürün psikolojik deneyimini temsil eder. James Joyce ve Virginia Woolf gibi yazarlar, olayları gerçekçi bir şekilde temsil ederek bir hikaye anlatmak yerine içsel insan aklını yakalamaya çalıştı. Joyce'un "Ulysses" 24 saatlik tek bir zaman dilimi içinde yer alan bir romandır. Son bölüm, insan zihnindeki düşüncelerin mantıksal değil, ilişkisel olarak bağlanma şeklini temsil eden bir bilinç akışı ile sona ermektedir. Öyleyse, modernizm, 19. yüzyılda ve öncesinde ortak olan temsiliyetten farklı bir gerçeği temsil ediyor.