"Scarlet Ibis" te, ibis'in kendisi ve kırmızı renk, kısa öykünün ana sembolleridir. İbis, anlatıcıya özel ihtiyaçlar kardeşini temsil eder ve kırmızı renk ölümü sembolize eder.
Bu kısa öyküde, kızıl bir ibis, aile yemek yerken, anlatıcıların bahçesine iner; Çağrısı masadan dinlenir ve dışarıdaki herkesi çeker. Sonunda bir daldan düşmeden, kanayan ağaca tünemiş, sonunda bir daldan düşerek, kire inip ölür.
Ibis'i çok fazla dikkate alan ailenin tek üyesi, anlatıcıların özel ihtiyaçları olan kardeşi Doodle. Doodle, kuşu bahçeye gömer, böylece ibis ile olan bağlantısını güçlendirir.
İbis, Doodle'un kırılgan insan çerçevesi gibi, ince, kısa bacaklı ve uzun, narin boynu olan orta büyüklükte bir kuştur.
Hikayenin sonunda, tıpkı ibis gibi, Doodle bir yağmur fırtınasında kayboluyor, düşüyor ve panik ve aşırı zorlamadan ölüyor. Anlatıcı kardeşinin cesedini bulduğunda Doodle'ın ağzından kan akıyor. Anlatıcı derhal, kanama ağacından düştükten ve öldükten sonra ibis olan kırmızı yığınına geri döner.