İrlandalı göçmenlere yönelik ayrımcılık, Katolikliklerini, göreceli yoksulluklarını ve ortalama yerli Amerikalı çalışandan daha düşük ücretler için çalışma isteklerini hedef aldı. Amerika Birleşik Devletleri. Aynı zamanda, ucuz işgücünün işgücüne yer değiştirmesinin akışı olarak algıladıkları ile de teşvik edildiler.
ABD Büyükelçiliğine göre, 19. yüzyılın İrlanda karşıtı hissiyatındaki en büyük faktör göçmenlerin Katolik inancıydı. Katolikliğin, 1820'lerde Amerika'ya geçen Avrupa'da Protestanlık ve Anglikanizm ile uzun bir düşmanlık öyküsü vardı. Sadece tipik Protestan nativistler Katolikliğin doktriner özelliklerinden nefret etmedi; Amerikan demokrasisine uygun olmadığına inanıyorlardı. Yerliler, hiyerarşik, merkezi olarak yönetilen bir kilisenin Amerikan cumhuriyetini uygulanabilir hale getiren çoğulculuğa karşı çıktığını savundu.İrlandalı göçmenlere yönelik ayrımcılık da güçlü bir ekonomik motivasyona sahipti. İrlanda, kendi topraklarında muazzam yoksulluk koşullarından kaçtı. Amerika Birleşik Devletleri'ne geldiklerinde, tipik işçiye ödediklerinden daha az para için çalışmaya istekliydiler. Nativistler, Kongre Kütüphanesi'ne göre geçim tehdidine kızdılar.
Ek olarak, yerliler, fakir İrlandalı göçmenlerin yoksulluk üzerine çıkmayacağına inanıyordu. İrlanda’nın Amerika’nın ilk kalıcı işçi sınıfı olacağından korkuyorlardı. Bu, Amerikan’ın sosyal hareketliliğinin temel ilkesini tehdit ediyor gibiydi.