"Çukur ve Sarkaç" ta, çukur, İspanyol Engizisyonunun yarattığı bilinmeyen dehşetleri sembolize eder. Edgar Allan Poe'un eserlerinin çoğunda ortak tema.
Hikayenin anlatıcısı, İspanyol Engizisyonunun bir mahkumu ve bu dehşet verici kurumun tasarladığı yaratıcı işkence odalarından birine yerleştirildi. Engizisyonun kullandığı yöntemlerle ilgili söylentiler, anlatıcının kendileri kadar korkutucu. Odadaki karanlık, anlatıcıyı odanın ne olduğunu veya çukurun (neredeyse içine düştükten sonra) bir dibe sahip olup olmadığını bilmesini engeller. Bu odada, hepsinin en korkutucu işkencesi olabilecek düzen veya yapı bulunmuyor gibi görünüyor.
Sarkaç, anlatıcının kalbine dayanarak ileri geri sallanır. Her vuruş onu anlatıcıya yaklaştırır ve sarkacın ritmi, anlatıcı'nın kalbinde yer alan atımları alır; Bu işkence cihazının etkisi, zamanın onun için ne zaman biteceğini düşünmesidir. Çukur ve sarkacın ikisi de, anlatıcının tırmanışına kadar iyileşene kadar hikayede bir gerilim yaratmaya yarar.