1930’larda, Amerika’daki ayrımcılık, Franklin D. Roosevelt’in yönetimi sayesinde federal hükümette tersine çevrildi ve birçok Afrikalı Amerikalı lider, siyahlardan kendilerine yardım etmeye odaklanmasını istedi; ancak, Jim Crow yasaları Afrikalı Amerikalılar için birçok sorun yarattı. Jim Crow yasaları güney eyaletlerinde kabul edildi ve bu dönemde ayrımcılık uygulamalarının çoğuna neden olan şeydi.
Jim Crow yasaları, beyazların ve siyahların ayrı ayrı yaşaması gerektiğini ve kiliselerin, tiyatroların, hastanelerin ve okulların ırkla ayrılması gerektiğini belirtti. Klu Klux Klan da bu dönemde aktif kaldı ve göçmenlere, Yahudilere, Roma Katoliklerine, komünistlere ve sosyalistlere olduğu gibi siyah insanları da terörize etti. Bugün hala var olan beyaz bir anglo-sakson protestan grubuydular. Bu azınlık gruplarındaki insanları asmak, tecavüz etmek, öldürmek ve linç etmek gibi katran ve tüy yumuşatırlar.
Güney eyaletleri de Afrikalı Amerikalıların oy vermesini zorlaştırmak için kendilerine sarıldı. Oy kullanmak için bir kişinin ödemek zorunda olduğu bir anket vergisi uyguladılar. Çoğu siyah insan bu vergiyi karşılayamadı ve bu yüzden oy kullanamadı. Ayrıca oy kullanmak için tamamlanması gereken okuryazarlık testlerini uyguladılar. Eğer siyah bir kişi testi geçerse, o zaman dövüldü ve oy kullanmamak için taciz edildi.