J. Hector St. John de Crevecoeur, Amerikalıyı kendi Avrupa geçmişinin tam tersi olan bir göçmen olarak tanımladı. Göçmen denizin karşısına geldiğinde meydana gelen değişimler, tüm önyargıları ve Avrupa'da öğrendiğini anlama alışkanlığını ortadan kaldırdı.
Crevecoeur, Amerika'ya "bu büyük ... iltica" diyor ve ülkenin otokratik ve oligarşik hükümetler altında yaşayan insanlar üzerindeki özgürleştirici etkisini kutluyor. Crevecoeur’un görüşüne göre, Kuzey Amerika’nın büyük ölçeği, insanların başkası için çalışmaktan ziyade kendi topraklarına yayılabilecekleri ve sahiplenebilecekleri bir alan sağladı. Mülk kiralamak yerine mülk sahibi olma fikri, tamamen yeni bir yaşam tarzı yarattı; bu, Crevecoeur'un şu şekilde tarif ettiğini:
Crevecoeur, Amerika'yı fakir, işe yaramaz ve işsiz insanların kendi servetlerini, faydalarını ve iş kaynaklarını sağlayabilecekleri bir yer olarak görüyordu. Yeni Amerika’daki “ılımlı hükümet” vergi biçiminden çok az alırken itici güç bireysel özerklikti. Amerikalı'nın bu tanımı, Avrupalı bir gözlemcinin Amerikalıların milleti ve toplumları hakkında doğru olmak istediklerini anlamaya şimdiye kadar yaklaştığı bir durum.