James Kirkup’ın "Yabancı Adam Yok" tüm insanlık için küresel eşitlik fikrinin merkezini oluşturuyor. Kirkup’ın dünya görüşü, özellikle ırk veya kültürel sınırlara dayalı önyargı veya nefret için yeri olmayan sömürge sonrası bir ortamda.
1940'ların sonlarında, dünya büyük bir yeniden yapılanmaya girerken "Yabancı Adam Yok" yazdı. II. Dünya Savaşı sona ermişti ve sömürgeci güçler baskıcı yönetimden bıkmış muhalifler tarafından devredilmekteydi. Bu sömürgeci iktidar yapılarının hemen hepsi sömürgeci vatan vatandaşlarının akıllarını ele geçiren ırksal bir üstünlük duygusuna dayanıyordu. Kirkup'un şiiri bu kavramlara karşı bir denge görevi görüyor ve farklılıkları kutlamak yerine insanları kendileri için cezalandırmak ve köleleştirmek gerektiğini göstermeyi umuyor.
İlk stanzada Kirkup, bütün ulusların erkeklerinin paylaştığı benzerliklere dikkat çekiyor. Her erkeğin üniformasının altında aynı olduğunu, aynı arazide yürüdüğünü ve gömüldüğünü ve aynı mahsul hasadı paylaştığını iddia ediyor. Bu konsepti, ikinci erkeklerde, erkeklerin hepsinin aynı iş kapasitesine sahip olduğunu kaydettiğini dile getiriyor. Tüm erkeklerin aynı şekilde uyumalarına ve uyanmalarına ve birbirlerini sevme ve gerçekleştirme yeteneklerine sahip olmalarına devam ediyor. Kirkup, şiirinde, ırk temelindeki diğerlerine yönelik nefretin, kendinden nefretle aynı olduğunu söyleyerek sarar. Şiiri sona erdirmek için, birbirleriyle savaşan savaşların, insanlığın ortak kaynaklarını kirletmekten, dünyaya zarar vermekten ve her insanın soluduğu havayı kirletmekten başka bir amaca hizmet etmediğini söylüyor.