Fransız Devrimi, 1799'da Fransız monarşisinin düşmesi ve ortadan kalkması ve Napolyon Bonapart'ın diktatörlüğünün yükselmesi ile sona erdi. Monarşi yerine Fransa, aydınlanma döneminde popüler olan liberalizm, laiklik ve diğer felsefelerin fikirlerine adanmış demokratik bir cumhuriyet kurdu. Ulusal cumhuriyetçiliğe olan bağlılığına rağmen, imparatorluk Napolyon'un öncülüğünde giderek daha otoriter ve militaristleşmişti.
Fransız Devrimi sona erdiğinde, ülke "Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik" sloganını en azından gelecek yüzyılın yol gösterici ilkesi olarak kabul etti. Yeni hükümet, gücü soylulardan ve destekçilerinden uzaklaştıran anayasal bir sistem geliştirdi. Yeni cumhuriyetin laikliğe bağlılığı, Fransa'daki Katolik Kilisesi'nin yok edilmesine yol açtı ve gücü, etkisi ve varlıkları Devrim öncesi yüksekliğinden çok büyük ölçüde azaldı. Devrimden sonra, tarım ekonomisi büyük, soylulara ait çiftliklerden daha küçük çiftliklere ayrıldı. Kentsel merkezlerde, girişimcilik, monarşi ve asaletin yarattığı engellerin yokluğundan sonra büyüdü. Fransa dışında, İngiltere, Almanya ve Belçika da dahil olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, Fransa'nın artan militaristik çizgisine karşı ihtiyatlı davrandı. ABD’nin Fransa’ya düşmanlığı da arttı, iki ülke de 1798’den 1799’a kadar Yarı Savaş’a katıldı.