Doğaya karşı doğuş tartışmaları, kalıtsal ve öğrenilmiş yönlerin bir kişinin davranışını ne ölçüde etkilediğini belirlemeye çalışır. Psikoloji alanındaki farklı yaklaşımlar, bir tarafa veya her ikisine de değişen derecelerde odaklanır. Biyolojik yaklaşım ve davranışçılık, yelpazenin iki ucunu işgal eder.
Tartışmanın doğası, fiziksel özellikleri ve kişisel özellikleri belirleyen genleri ve diğer kalıtsal faktörleri içerir; oysa beslenme, kültür, sosyal normlar, eğitim, çocukluk deneyimleri ve kişinin yetiştirilme şeklini içeren, kişinin çevresinden değişkenleri kapsar. ebeveyni veya bakıcısı tarafından.
İnsan davranış ve özelliklerinin yalnızca genetik mirasa atfedilebileceğini düşünenler nativistler olarak adlandırılır. Bireyler arasındaki davranış farklılıklarının, ebeveynlerinden miras kalan farklı genetik özelliklerin sonucu olduğuna inanırlar. Tartışmanın diğer tarafında, tabu rasa olarak da bilinen, boş bir sayfa ile başlayan bir zihinle doğmuş olduğuna inanan ampiristler var. Davranışçılık, ampirizmin derinliklerine dayanan ve savunucularının tüm davranış ve özelliklerin eğitim yoluyla öğrenilebileceği ya da aşılanabileceğine inanmasına yol açan psikolojiye bir yaklaşımdır.
2014 itibariyle, çok sayıda uzman, bu tartışmada yalnızca bir taraf tutmanın yanlış bir yaklaşım olduğuna ve bir kişinin davranışının gelişiminin hem doğaya hem de beslenmeye bağlı olduğuna inanmaktadır. Bu görüşe göre, tartışmanın odağı, iki yönün birbiriyle nasıl birleşip modüle ettiği üzerine düşer.