Romantizm ve Milliyetçilik Arasındaki İlişki Nedir?

Romantizm, Napolyon Avrupa’nın fethi sırasında (1799-1815) Alman düşünürler arasında gelişen ve doğrudan Alman milliyetçiliğinin teşvik edilmesine beslenen entelektüel bir hareketti. Daha spesifik olarak, J.G. Fichte, J.G. Herder, eskiden ayrık Alman devletlerini birleştirebilecek bir Alman ulusal ruhu (volksgeist) kavramını romantikleştirdi.

Romantizm, esasen Fransız halkını benzer şekilde birleştiren ve Napolyon'un Fransız İmparatorluğu için temel oluşturan Fransız Akılcılığının bir göstergesiydi. Goethe, Schiller, Herder, Kant, Hegel ve Beethoven felsefesi ve sanatı ile beslenen Romantizm, Fransız Rasyonalist evrensel hukukun ilkesine ve istisnasız her millete uygulanabilecek doğrudan bir saldırıydı.

Fichte, Almanya’nın üstün ulusal ruhu olan Romantik nosyonunu ileri sürerek onu bir araya getirip dış etkilerden korumak isteyen milliyetçiliğin önünü açtı.

Bu milliyetçilik, muhafazakar bir nostalji ve Napolyon reformlarından önce gelen geleneksel yaşam tarzlarına duyulan özlemle ya da Fransız Devrimi'nin merkezinde özyönetim ilkesini benimseyen daha liberal bir tezahür etti. Bununla birlikte, her iki tezahür de aynı şekilde Napolyon yönetimine karşı çıktı.

Almanya'da uzman bir "volksgeist" veya ulusal ruhun Romantik ideali, daha sonra kendi benzersiz milliyetçilik markalarının geliştirilmesinde temel olarak Avrupa'daki diğer ülkelere yayıldı.