1971'den 1979'a kadar Uganda'nın despotik hükümdarı Idi Amin, Scotsman'a göre kendisini kralı ilan etmesine yol açan İskoçya ülkesine tuhaf bir hayranlık yaşadı. İskoçya'ya sempati duydu. Düşman olarak gördüğü İngilizlere karşı önceki mücadeleleri ve eski sömürgeci iktidarı kırmak için birçok fırsatı değerlendirdi.
Uganda, 1962’de bağımsız olmadan önce İngiliz İmparatorluğu’nun bir koruyucusuydu ve Idi Amin, 1971’de Uganda’yı devraldığında ülkenin sömürge geçmişi hakkında nostaljik değildi. Yüzyıllar öncesindeki İngiliz yönetimine karşı ayaklanan İskoçya'nın tarihi ile büyülendi. Amin bile bir İskoç grubu yaratacak kadar ileri gitti, baget borularını öğrenmeleri için erkekleri ülkeye yolladılar ve resmi etkinlikler için İskoç eteği ve İskoç kıyafetleri giydirmelerini sağladılar.
İngiltere, ülke ile diplomatik bağlarını kopardığında, Amin kendini Afrika'daki İngiliz İmparatorluğu'nun fatihi olarak ilan etti ve İskoçya'ya krallarının rolünü üstlenmesini ve onları baskıdan kurtarmasını teklif etti. İskoçya asla teklifini almadı ve acımasız rejimi on yıl bitmeden sona erdi. Idi Amin, 2003 yılında ölene dek sürgünde yaşadığı Suudi Arabistan'a kaçtı.