William Shakespeare’in "Julius Caesar" ının trajik unsurlarından biri, karakterlerin halkın görevi lehine kendi duygularını ve sadakatlerini reddetme biçimidir. Örneğin Brutus, ortak yarar olarak gördüğü şey için onu öldürmek üzere başlık karakteriyle olan arkadaşlığını görmezden geliyor. Hatta kendi karısı Portia'ya planının ayrıntılarına güvenmeyi bile reddediyor.
Bu şekilde, Brutus'un insanlığını yitirdiği ve daha yüksek bir amaç olduğunu düşündüğü şeyi sürdürdüğü görülmektedir.
Bu insanlığın işten çıkarılması, özellikle Cassius'a atıfta bulunarak Sezar tarafından dile getirilmiştir. Mark Antony'ye Cassius'a güvenemeyeceğini, çünkü halkıyla ilgilenmediğini; hırsını kontrol altında tutacak hiçbir iç hayatı yok.
Ancak, Sezar'ın kendisi de kamuoyunun imajının ihtişamıyla trajik bir biçimde yanıltılmıştır. Sembolik açık sözlülüğüyle özdeşleşerek, kendisini en yakın müttefikleri tarafından yarattığı tehdide kör eden, yenilmez olduğuna inanmaya başlar.
Bu anıtsal yüksek mülkten bir sefalet durumuna düşmek veya bu durumda ölüm, Shakespeare'in Latin uyarlamaları ile aşina olacağı klasik, Aristoteles trajedisinin itici özelliğidir.