Renkler, seçici ışığın ve beyaz ışığın emiliminin sonucudur. Renkler, insan gözüyle görülebilen tüm beyaz ışığın dalga boylarını oluşturur.
İnsanlar, farklı malzemelerin ışıkla etkileşimi nedeniyle renkleri algılarlar. Nesneler renge sahip değildir, sadece insan gözüne renk gibi görünen ışığın belirli dalga boylarını yansıtırlar. Tüm atomların elektronları belirli frekanslarda titreşir. Atomlar, elektronlarının titreşimiyle aynı frekansta bir dalga boyunda ışıkla etkileşime girdiğinde, bu ışığı emerler. Dalga boyu elektronlardan frekansta farklıysa, göze renk olarak yansır ve görünür.
Görünür ışığın spektrumu, yaklaşık 380 nanometreden 780 nanometreye kadar dalga boylarından oluşur. Görünür spektrumun en alt ucunda, insanlar renk morunu algılarlar. Spektrumun en yüksek ucu kırmızıdır. Beyaz ışık, su veya cam gibi bir prizmaya maruz kaldığında görünür spektrumda parçalanır. Beyaz ışığın bu özelliği, gökkuşağıların ıslak ve güneşli günlerde ortaya çıkmasından sorumludur.
Atomlar, ışığı yansıtmak yerine dalga boyunda bir ışık emdiğinde ışığın enerjisi hareket eder. Bu hareket daha sonra termal veya ısı enerjisi haline gelir. Bu nedenle, beyaz ışığın tüm dalga boylarını emen koyu veya siyah yüzeylerin güneşli bir günde diğer renkli yüzeylerden daha ılık hale gelmesinin nedeni budur.